Van Gezi Rehberi

Tarihi ve doğasıyla çok özel bir şehir olan Van’a yakından bakmak için yapılacak en iyi şey şehre ayak basar basmaz bir araç kiralamak. Ancak ondan sonra “Van’da ne yenir?” ve “Van’ın tarihi yerleri nerelerdir?” gibi sorulara kolaylıkla cevap bulabilirsiniz. Siz de Van araç kiralama işlemini gerçekleştirin, biz yerel halktan aldığımız bilgilerle rehberiniz olalım. Şimdiden keyifli geziler diliyoruz.

Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan ve mutfak kültürüyle damaklarda iz bırakan Van; mutlaka ziyaret edilmesi gereken destinasyonlar arasında yer alıyor. Van’a özel birçok yöresel lezzet bulunuyor. Bu lezzetler arasında Çiriş pilavı, tandırda Van balığı, mercimek ve eriştenin muhteşem birlikteliğini yansıtan kurut aşı, soğan ve mercimekle tatlanan sengeser yemeği, Van’a özgü bir omlet türü olan murtuğa, ıspanaklı borani, otlu köfte, helisa yemeği ve daha nicesi bulunuyor. Aynı zamanda büryan, ayran aşı, inci kefali, çiriş, kenger turşusu, cevizli baklava ve güveç gibi yerel lezzetlerin de izini sürmeniz öneriliyor. Üstelik bu lezzetlerin hepsini öğle ya da akşam yemeğinde de tercih edebilirsiniz!

Meşhur Van kahvaltısı menüsündeki otlu peynir, otlu cacık, kavut, murtuga, karakovan balı gibi yöresel tatlarla tam bir lezzet şöleni yaşatıyor. Van gezinizi keyiflendirecek birçok farklı kahvaltı salonu bulunurken bu destinasyonlarda hem Türk mutfağından hem de spesifik olarak Van mutfağından izler bulunuyor. Güne leziz bir başlangıç yapmak için Van araç kiralama hizmeti almanın konforunu doyasıya yaşayabilirsiniz.

Van’ı gezmeye başlayan hemen herkesin ilk durağı Van Gölü. Bitlisliler ise gölü Tatvan Denizi olarak adlandırıyor. Onlara göre, gölün kıyılarının yüzde 65’i Bitlis sınırları içinde olduğu için böyle demeye hakları var. Ayrıca gölün oluşmasına sebep olan volkanik Nemrut Dağı da Bitlis sınırları içinde bulunuyor. Siz yine de bu tatlı rekabette taraf olmayın ve turunuza devam edin.
 
Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü, merkeze yaklaşık 40 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Bu eşsiz gölün ortasında saklı bir cennet gibi duran Akdamar Adası ve Carpanol Adası’nı göreceksiniz. Özellikle doğanın ve tarihin benzersiz buluşması Akdamar her yönüyle görülmeye değer bir nitelik taşıyor.
 
Van Gölü havzası, bu havzaya şekil veren volkanik dağlarla dolu. Nemrut Dağı’nı, Süphan Dağı’nı (ki bölgeye ilk kez gidenler heybetiyle Ağrı Dağı zanneder) ve Yiğit Dağı’nı bunlar arasında sayabiliriz. Yiğit Dağı’nın aktif olduğu dönemde püskürttüğü lavlar, zamanla ortaya benzerine sadece Kapadokya’da rastlanan doğal bir güzellik çıkarmış. Vanadokya adıyla da anılan Van Peribacaları, vaktiniz varsa kesinlikle görmeniz gereken yerlerden. Bunun için Başkale’nin Yavuzlar Köyü’ne doğru 125 kilometrelik uzun ama keyifli bir yolculuk yapmanız gerektiğini hatırlatalım.

Bölgede Van Gölü’nden sonra ilk akla gelen yer Akdamar Kilisesi. Kiliseye ulaşmak için Van merkezden 100 kilometre uzaklıktaki Erciş’e gittikten sonra 5 kilometre de göl kıyısına varmak için yol alıyorsunuz. Orada sizi Akdamar Adası’na kalkan motorlar bekliyor. Aracınızı Erciş’te bırakıp gölde yaptığınız kısa bir yolculuktan sonra Akdamar Adası tıpkı Van kedisinin gözleri gibi mavisi ve yeşiliyle sizi selamlıyor. Adada halk arasında Akdamar Kilisesi diye anılan ama asıl adı Surp Haç Kilisesi ya da Kutsal Haç Katedrali olan Ermeni kilisesi doğulu bir bilge gibi sizi bekliyor.

Bahar ayında badem ağaçlarının çiçek açtığı daracık patikalardan kiliseye ulaşıyorsunuz. Orta Çağ Ermeni sanatının en başarılı örnekleri arasında gösterilen Akdamar Kilisesi’nin tarihi M.S. 900’lü yıllara dayanıyor. Kilisenin iç cephesi bitki ve hayvan motifleriyle ve kutsal kitaplardan alınmış sahnelerle bezeli. Peki, 1951’de bölgedeki birçok kilise gibi yıkım kararı alınan Akdamar Kilisesi’ni bu acı sondan kurtararak kültürümüze kazandıran kişinin kim olduğunu biliyor musunuz? Ailesi Süphan Dağı eteklerindeki Ernis Köyü’nden (bugünkü Ünseli) olan büyük yazar Yaşar Kemal. Türk edebiyatının bu büyük ismine bu bakımdan çok şey borçluyuz.
 
Van’ın merkezine sadece 5 kilometre uzaklıkta olan Van Kalesi gezinizin olmazsa olmazlarından. Urartular tarafından M.Ö. 9. yüzyılda inşa edilen ve Urartuların başkenti Tuşba’yı kontrol etmek için şehre hâkim bir tepeye inşa edilen kalenin, halk arasında o devirde yaşayan devler tarafından yapıldığına inanılıyor. Bu söylenti, tatlı gezi anılarınızdan olmaya aday.

Van merkeze yaklaşık 62 kilometre uzaklıktaki Hoşap Kalesi, Urartuların bölgeye kazandırdığı bir diğer kale. 17. yüzyılda Osmanlılar tarafından kaleye yapılan medrese, cami, hamam, sarnıç ve zindan gibi ek yapıları hâlâ kale içinde görmeniz mümkün.

Van’da her an farklı kültür ya da inanca ait bir yapıyla karşılaşabilirsiniz. Yedi Kilise, diğer adıyla Varak Surp Haç Manastırı da bunlardan biri. 8. yüzyılda Ermeni manastırı olarak inşa edilen yapı, yedi ayrı kilisenin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş. Manastırı görmek istiyorsanız, Van’ın merkezine 13 kilometre uzaklıktaki Yukarı Bakraçlı köyüne kısa bir yolculuk yapmanız gerekiyor.

Van’ın en önemli yapılarından biri, 1567’de Osmanlılar tarafından inşa edilen Hüsrev Paşa Camii. Mimar Sinan tarafından yapıldığı söylense de bilgi kesin değil. Kalfalarından biri tarafından yapıldığına inanların sayısı da oldukça fazla. Yine de görülmeye değer mi? Elbette